Mersin yakın çevresinin çeşitli evrelerini üç başlıkta buluşturmak olası görünüyor. Özetle Üç Mersin şöyle sıralanabilir.

1 – Tarihsiz zamanlardan 9000 yıllık ilk insan yerleşim izlerini barındıran arkeolojik prehistorik MERSİN, Yumuktepe

2 – Tarih içinde uzun soluklu bir yaşam sürmüş olan antik MERSİN, Zephyrium

3 – İskelelerle başlayıp Anadolu’nun en büyük limanına uzanan serüven. Modern MERSİN.

Geçen sayımızda Mersin Yumuktepe hakkında kısa bilgiler sunulmuştu. Bu sayıda günümüzden yaklaşık 3000 yıl önce varlığı sikkelerinden tanınan Zephyrium antik kenti hakkında bilgi sunuyoruz.

MERSİN, Zephyrium

Taş Devri’nden (Neolitik Çağ) beri, 9000 yıllık kesintisiz yerleşim yeri olmasına karşın, Mersin Akdeniz’in en genç kentidir. Ama Mersin kenti içinde bulunan bazı mimari parçalardan ve gezginlerin 19. yüzyılın başında yazdıklarından anlaşılmaktadır Mersin Kenti Zephyrion adlı eski bir yerleşimin üzerinde yayılmıştır.

Tarihin yazılı sayfalarına gelindiğinde ise Mersin’in yerinde ilginç bir yerleşimin izlerine rastlanıyor. Uzun ve sessiz bir yaşamı olmuş Zephyriom Kenti’nin.  

Eski Helen dilinde Zephyr YeriBatıdan Esen Tatlı Rüzgâr Yeri anlamına gelir.  Zephyrion Roma döneminde çok büyük bir şehir olmamakla birlikte daha sonradan sürekli iskân edildiği için, arkeolojik açıdan şansız sayılacak yerleşmelerden birisi olmuştur. Zaman içinde üzerinde kurulan yeni şehirleşmeler nedeniyle eski kentlere dair yapı kalıntıları yok edilmiştir. Ancak 100-150 yıllık geçmişi olan Mersin kentinin yapılaşması sırasında kayıtlara geçebilen izlere yönelik derleme yapılabilir.

Bu kayıp kentin izlerine 4 dört başlıkta bakabiliriz:

  1. 19. yüzyıldan itibaren yöremizi gören gezginlerin anlattıklarından,
  2. Bina inşaatlarının temel kazılarından çıkan eserlerden, (Arkeolojik kazı yapılmadı, rastlantı sonucu)
  3. Tarihsel verilerden.

4-  Sikkelerden.

Doğu bilimci Victor Langlois “Kilikya’da Bir Gezi” isimli eserinde. Osmanlı Köprüsü’nden geçince Mersin şehrine varılır. Deniz kenarında güzel evler vardır. Bu evlerin olduğu yerde eski bir şehir harabesi vardır ki; burası eski Zephyrium şehridir. Diyerek, o zamanki Mersin’in batısında, yaklaşık bir kilometre uzanan antik bir yerleşim bölgesi bulunduğunu belgeliyor.

Toros Pasajı ve Panaroma Apartmanı inşaatı sırasında kazılarda çıkan bir sütun başı şimdi Toros Pasajı içinde görülebilir.

Tarihçiler Zephyrion şehrinin resmi tarihini M.Ö. 68 olarak kabul ediyorlar. Bu da gösteriyor ki Pompeius’un bölgedeki egemenliği ile Zephyrion adının yeniden gündeme gelmesidir.

Zephyrion, Hadrianopolis ya da Araplar tarafından  “Kalamya” şeklinde anılan kent, Küçük Ermeni Krallığı zamanında bir liman şehri idi. “Zabari” veya “Zafra” olarak anılıyordu.

M.S. 260 yılında başlayan Pers saldırılarına direnemeyen kent, Sasani Kralı Şapur tarafından fethedilir. Taş taş üstüne kalmamacasına kent ortadan tamamen kaldırıldı. Bu tarihten sonra Zephyrion adına herhangi bir canlanma görülmedi. Ta ki Modern Mersin’in yapılanmasına kadar…

Yaşam izlerini çeşitli dönemlerde Zephyrion adına darbettirilmiş 16 sikkede ve müzelerdeki eserlerde görebiliyoruz. O eski kentin adı, antik dizelerde ve öykülerde yaşıyor. Bu küçük kentin çok parlak bir tarihi olmasa bile 430 yıl gibi bir süre yaşamını sürdürdüğünü anlıyoruz.