Tam 0n yıl önce yazdığım bir köşe yazısına şöyleydi;

*     *     *

Mersin’in büyük zenginlikleri dururken uğraştığımız vizyonsuz konulara üzülürüm.

  • Bodrum’dan gelip Mersin sahillerinden deniz kabuklarını toplayıp Bodrum’da bunlardan yaptıkları süs eşyaları ile adeta bir sanayi geliştirildiğini,
  • Çoklarının bilmediği Torosların deniz altında olduğu dönemden 35 milyon yıl önce meydana gelmiş deniz fosillerinden olan bölgeleri fosil turizm alanı olarak değerlendiremediğimizi,
  • Bölgemizde ölen Alman İmparatoru Friedrich Barborossa’nın heykelinin kaldırılmasına sessiz kalışımızı,
  • Vakko’da satılan, Fransa’ya ihraç edilen yöremizin kök boyalı kilimlerini yapan kişinin şimdi masa başı bir görevde oturmasını,
  • Taşucu’na yapılacak tersane, liman ve gemi yapım tesislerinin Alman Vakıfları ve Greenpeace tarafından nasıl engellendiğini,
  • Kentin trafik ve park sorununu ortadan kaldıracak, ülkemize büyük yakıt tasarrufu sağlayacak, bisiklet yollarını neden yapmadığımızı, neden bisiklete binmeyi özendirmediğimizi,
  • Havaalanı yapılmasına karşı çıkanları, geciktirmeye çalışanları,
  • Mersin turizm bölgesi ilan edilecekken Antalya’yı turizm bölgesi ilan ettirenleri,
  • Ham maddesi Manavgat’tan gelen SEKA fabrikasının bölge turizmine zarar vermek için Taşucu’nda kurulmasını,

Anlamaya çalışırım.

Son olarak da beni etkileyen, bu kadar örneği çıkarıp ortaya koymama sebep olan ise yıllardır adını bildiğimiz önünden geçtiğimiz ama ne olduğunu henüz anlayamamış olduğumuz Alata Araştırma Enstitüsü ve bunun bölgemizin yeterince değerlendirilemeyen gizli bir zenginlik oluşu.

Alata’yı yıllarca hep devletin memurlarının bir şey yapmadan bu büyük arazide boş oturdukları bir yer olarak düşünürdüm. Sonra yetişmiş palmiyelerinin sökülüp Antalya’ya götürülmeleri ve sürekli buraya turistik tesisler yapılması, turizm alanı olarak açılması önerileri ile hatırlarım.                                        

Geçtiğimiz hafta Alata’yı tanıtacak bir toplantı olduğunu öğrenip bu toplantıya katılarak Alata’yı tanıdım.    

Alata’yı kısaca incelediğimde ilginç bazı sonuçlar çıkardım.   Alata ekolojik durumundan dolayı seçilmiş benzeri olmayan bir bölge. Karettaların yumurtlama alanında olduğundan ve ender rastlanan kum zambakları bulunduğundan 1. derece doğal sit alanı ilan edilmiş ve bu sayede de bölge bakir kalabilmiş.

Alata 1944 yılında “Alata Teknik Bahçıvanlık Okulu” olarak kurulmuş. Bu gün ise adı “Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü” olarak değiştirilmiş.

Islah projeleri ile yeni ürünlerle çeşit yelpazesinin arttırılması, pazarda geçerli ürünlerin üretilmesi ve hasat süresinin uzatılması hedefleniyor.

Alata yetkilileri turunçgilin önümüzdeki 50 yılını belirleyeceklerini iddia ediyor.

Alata ile benzer bir çalışmayla Amerika’da üretilen çekirdeksiz mandarinin üretim hakkının 5 milyon dolara satılması konuşuluyor.

Alata’da ayrıca meyvecilik, sebzecilik, süs bitkileri, bağcılık, tıbbi ve aromatik bitkiler gibi konularda araştırmalar yapılıyor. Arıcılık alanında bile çalışmalar var. Gübre ve toprak analizleri yapılıyor.

Burada ciddi olarak bir teknopark yapılması gerektiği belirtiliyor.

Valilik ile görüşüldüğü, MTSO nun sekretaryasını yaptığı söyleniyor fakat uzun süredir uğraşılmasına rağmen her nedense teknopark bir türlü kurulamıyor.  

Mersin’in şimdiye kadar değerlendirilememiş bir zenginliğini ortaya çıkaracağına inanıyorum.

Mersin’in sahip olduğu kullanamadığımız zenginliklerin artık farkına varıp kentimizin, ülkemizin insanlarının yararına kullanma ve çağa ayak uydurabilme zamanı gelmiş olmalı.

Harun Arslan

MERSİN GAZETESİ 24. 09. 2012

On yıl önce yazmışım ve bu konuya dikkat çekmişim. Maalesef on yıl içerisinde çok fazla şeyin değişmediğini üzülerek gözlemliyorum.

Yine on yıllık sürede maalesef Alata ile çok ilgilenilmediğini, fazla gündeme gelmediğini görüyoruz.

Mersin’de çok sayıda özellikle kentin ekonomisi ve gelişmesi için kurulmuş derneğin de Alata’nın farkına varıp burası ile ilgili bir çalışma yaptıklarını göremedik.

İlginçtir sonunda benim yazımdan tam on yıl sonra bir dernek Alata’yı ziyaret ediyor, incelemelerde bulunuyor ve Alata bir şekilde tekrar gündeme geliyor.

Bu ay içerisinde Mersin Yatırımcı İş İnsanları Derneği kalabalık bir üye topluluğu ile Alata Araştırma Enstitüsü’nü ziyaret edip enstitü müdüründen detaylı bilgi aldılar.

Burada MERYAD tarafından tarımın dünyadaki üç stratejik sektörden biri olduğu, Alata’nın da Türk tarımında önemli araştırma ve tohum geliştirme merkezlerinden biri ve Türkiye’nin bugün % 70 kendi tohumunu üretmede  önemli rolü olduğu belirtildi. Bu üç sektörden birinde yani tarımda güçlü iseniz dünyada söz sahibisiniz. Bu da Alata’nın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

MERYAD üyeleri ile Alata arasında işbirliği ve ortak çalışmaların olacağını ümit ediyorum.

Mersin farkına varmadığımız ve yeterince değerlendiremediğimiz büyük zenginliklere sahip ve bunlardan birisi de Alata Araştırma Enstitüsü.

Geç de olsa böyle bir zenginliğin farkına varıp bunu gündeme getiren MERYAD’a ve üyelerine teşekkürler.

HARUN ARSLAN….28. 06. 2021