Fazıl Tütüner

faziltutuner@mirina.com.tr

Uzun süre terk edilmiş duran Mersin’in görkemli eski Halkevi binası, önünden geçenleri yıllardır kapalı ve işlevsiz olduğu için üzüyordu. Orkestra çukurlu, hareketli sahneli, 600 koltuklu ana salonlu, birçok yan salon ve mekânlarıyla bu bina, 33.000 kişinin yaşadığı Mersin’e bir kültür mabedi olarak yapılmış, 1947 yılında Madam Butterfly operası ile perdelerini açmıştı.  Doksanlı yılların başında Hanri Atat, Semihi Vural, İrfan Solmazer, Fazıl Tütüner, Kudret Ünal, Ali Adalıoğlu, İsmet Geliç Kültür Bakanlığı ile ilişkiye girip, Ankara’ya giderek, zamanın Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in, Mersinliler’in ortak isteği doğrultusunda, bu binanın onarılması, bir kültür merkezine dönüştürülmesi kararının alınmasını sağladılar. Milletvekili, sonradan Kültür Bakanı olacak ve binaya imkânlar aktaracak Fikri Sağlar ve Ankara’da yaşayan, gönlü Mersin’de çarpan Mersinli besteci Nevit Kodallı binanın kurtarılmasıiçin çok yönlü temaslarda bulundular. Bina onarıldı, Mersin Kültür Merkezi’ne dönüştürüldü.

 Ankara’dan Devlet Opera Bale Müdürlüğü Mersin’e bir turne düzenlemiş ve açık havada bir akşam Mersinliler’e bir temsil sunmuştu. Bir aralık elektrik kesilmiş ve uzun süre gelmemiş, fakat yoğun izleyici kitlesi temsil alanını terk etmemişti. Bu durumdan Opera Bale Genel Müdürü Erol Gömürgen’in çok etkilenmiş olduğu ve “Anadolu’da bir şehre opera ve bale kurumu kurulacaksa, burası Mersin olmalı” dediği rivayet edilir. Mersinlilerin isteği doğrultusunda, “biz de katkıda bulunacağız, bazı gereksinmelerini biz karşılayacağız, koruyacağız ve destek çıkacağız” taahhütleri sonucunda, zamanın opera ve bale genel müdürü Erol Gömürgen’in de destek ve çabalarıyla, onarılmış olan binada, Mersin Kültür Merkezi’nde, 1992 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi kurulmuş ve mekânını bulmuş oldu.

Mersinliler sözlerinde durdular. Operanın ses ve ışık düzenini, kentten para toplayarak sağladılar. Operaya destek vermek, zaman içinde çeşitli gereksinmeleri karşılayabilmek için Kültür Merkezi Derneği’ni kurdular. Uzun yıllar opera ve bale müdürlüğü ile işbirliği içinde Mersin Devlet Opera ve Balesi’ne katkı ve destek sağladılar. 2002 yılında Hanri Atat, Semihi Vural, Mürsel Esirgemez, Erdoğan Şanal, Gülay Özçürümez, Fazıl Tütüner’den den oluşan Mersin Kültür Merkezi Derneği yönetim kurulu Mersin Operası’nın 10. yılını görkemli ve geniş bir şekilde kutlamaya karar verdi; kentin sanat derneklerini, yerel yönetimleri ve meslek odalarını işbirliğine davet etti. Opera Müdürü Erdoğan Şanal’ın yönetiminde, Mersin Uluslararası Müzik Festivali doğdu sağlanan işbirliğinden.

İstanbul’dan gelip Mersinliler’le hızla kaynaşan, Mersinliler’in sanata ilgisini ve talebini gören, o zamanın Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürü Selman Ada, Mersinliler’den bir opera ve bale derneği kurmalarını da istedi, bu isteği olumlu yankı buldu ve Akdeniz Opera ve Bale Kulübü (AKOB) kuruldu. Kulüp Mersin Operası’nın yanında yakın dost ve destekleyici olmuş, birçok işbirliği gerçekleştirmiştir. Yerli ve yabancı müzisyenlerle konserler hazırlanmakta, yayınlar gerçekleştirilmekte; müzik eğitimleri verilmekte; söyleşiler, birliktelikler düzenlenmekte; kentin müzik kurumlarına, sanatçılarına ve sanat öğrencilerine destek verilmektedir.  Kentin yöneticilerine ve kurumlarına yazılı veya sözlü söylemler aktarılmakta, yeni işbirliklerinin ve yeni projelerin temeli atılmaktadır. Opera, bale, müzik ve sahne sanatlarının sevenleri,  gönüllüleri, izleyenleri, üretenleri bir araya getirilmektedir. Yedi yıldan bu yana tanışıklıkları arttırarak; duyarlılıkların, beğenilerin ve estetik değerlerinin yükselmesine; daha barışık,  mutlu bir sanat toplumuna evirilmesine katkıda bulunulmaya çalışılmaktadır. 

 Mersin Operası geride bıraktığı yıllar içinde Mersinliler’le buluşabilmiştir. Sunduğu operalar, müzikaller, baleler, senfonik konserler, oda müziği dinletileriyle Mersin’i ve yakın çevresini zenginleştirmekte, beslemekte ve şenlendirmektedir. Dörtyüz kişiye yaklaşan kadrosu ve yurtiçinden ve yurtdışından davet ettiği sanatçılarıyla; şan ve bale kurslarında yetiştirdiği yavrucaklarla; kentin kutlamalarına verdiği katkılarla, Mersin’in önemli bir kurumu ve kentin övünülecek vitrinlerinden birisi olmuştur. Yurtiçi ve yurtdışı turneleriyle; birçok sivil toplum örgütüyle gerçekleştirdiği işbirlikleriyle; insanlarımızı eğlendirirken onların sanat gereksinmelerini besleyip, estetik değerlerini yükseltmesiyle; birçok gencimizi esinleyip onların sahne sanatları eğitimi görmesine,  yurtiçinde veya dışında ilerleyebilmelerine zemin hazırlamıştır.  Sanat talep eden ve sanat üreten bir kent olarak, uluslararası etkinlikler ve festivaller düzenleyerek, ülkede ve dünyada bir çekim merkezi olmak isteyen Mersinlilere önemli ve güçlü bir dayanak sunmuştur. Artık Opera ve Bale, Mersin’in kimliğinin, kültürünün, zenginliğinin, farklılığının göstergelerinden biri olmuştur. Yurt içinde, dışında Mersin tanıtılırken, “Mersin, Operası olan kent” olarak da tanıtılmaktadır.  Mersin, AKOB ve birçok kurum, oluşum ve izleyici operasına sahip çıkmakta ve desteklemektedir. Bu desteğin en önemli göstergelerinden birisi, Yenişehir Belediyesi tarafından, orkestra çukurlu, büyük sahneli, 1500 izleyici koltuklu, bol yan salonlu ikinci bir kültür merkezinin daha, Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi, kente kazandırılmış olmasıdır. Destek sözde kalmamakta, Mersin operasına sahip çıkmaktadır.