Vahap KOKULU

Şimdilerde  80’li  yaşındaki oğlu Turgay ,Fransa’nın Paris kenti sokaklarında dolaşırken bir  vitrinde bir kravat iğnesi görür..O kravat iğnesindeki trompet ;küçüklüğünde babasının kendisini okşar gibi okşadığı kirli sarı trompetin aynısıdır..Dükkana girer..Elinde avucunda ne varsa 22 ayar kravat iğnesine verir  ve kravatına takar..o kravat iğnesini de  dostlarının ,ailesinin, ülkesinin, kentinin mutlu günlerinde takar onurla..Adeta bir Madalya gibi..22 ayar altın trompet iğnesinden gelen hazin melodileri ise;

 Kulak duymaz  , hep yürek duyar..

***

Kurtuluş savaşı Gazisi Mahmut Oktar’ın oğlu 1901 doğumlu Halit Oktar Cumhuriyet’in ilan edilmeden önce Mersin’de Rüştiye mektebini bitirir.Müziğe ilgi ve sevgisinden dolayı Mahmut Bey oğlunu  Mersin’de bir Fransız bayanın yanına temel müzik eğitimi için gönderir, sonra o zamanlar Mersin’de yaşayan Müzik öğretmeni rahmetli Mustafa Yarsel’den trompet,Hakkı Baba’dan ise kontrpuan,solfej ve usul teknikleri dersleri ile  küçük Halit  mütevazi müzik eğitimini sürdürür.

***

 18 yaşındaki Halit Oktar Konya’da bir tümende dört yıl bando takımında  görevi yapar.O’nun hocası olan subay muhakkak Askeri Muzika Okulu mezunlarındandır.

***

1927’de terhis olur ..Aynı yıl 11.08.1927 tarihinde Mersin Tüccar Kulübü açılır.Belediye Başkanı Mithat Toroğlu’dur..Başkan yardımcısı Halit Oktar’ın babası Mahmut Oktar’dır.Cumhuriyet’le beraber dış ticaret ve tarım’ın önemli ve zengin kentlerinden birisi olan Mersin’de kent merkezinde yaşayan Hıristiyan ve Müslüman ailelerin  sosyal hayatında,yaşantısındaki değişimler ve ihtiyaçlar Tüccar Kulübünde ailece batı tarzında  akşam yemeklerini,düğünleri ve baloları da beraberinde getirmiştir.   

***

Müzik eğitimi görmüş,askerde bando takımında görev yapmış  nefesli enstrümanları oldukça iyi kullanabilen Halit Oktar kollarını sıvar ve o yıllarda Mersin’de yaşayan,askerliğini bando takımlarında yapmış,yetenekli arkadaşlarını bir araya getirir.Hedef “Halit Oktar Caz Orkestra”sını kurmaktır. Yıl 1927’dir.Muhtemelen Kasım ayı’dır.

***

Bu arada Amerika’da “İndiana Kon”firması ile iletişime geçilir ve Caz Orkestrasının ihtiyacı olan enstrümanlar sipariş edilir.Tenor saksafon,Trompet,Kontrbas ve Davul kısa bir zaman sonra Mersin’e bir Vapur’la ulaşır.Gelen Enstrümanların arasında iki sandık dolusu da  Nota vardır.

***

Orkestra üyeleri hazırdır..Enstrümanlar gelmiştir..Eksik olan nedir?Mersin’in çeşitli mahallelerinden bir araya getirilen orkestra üyelerinin giysileridir..O zamanın en mahir terzileri,moda albümlerine bakarak orkestra üyelerine özel üniforma üretirler

***

Halit Oktar Caz Orkestrası 1927 yılından 1945 yıllarına yani  II.Dünya savaşının en dehşetli yıllarına kadar tam 23 yıl Mersin Tüccar Kulübünün ve Mersin’lilerin  değişmez Caz Orkestrası olur.Çaldıkları parçaları belki Ramona,J’attendrai ve bir çok Tino Rossi şarkılarıdır.Taş plakların onlarca kez dinlenmesi ile kulaktan ezberlenen melodileridir.Amerika’dan gelen  2 sandıkta çıkan notalardan olabildiğince çözümlenerek seslendirilen melodilerdir.

***

Dikkat buyurulsun ve unutulmasın..Ne 26 kanallı  ses sistemleri  vardı, ne kasetleri ne Cd’leri ne MP3 leri…daha onların icad edilmesine herhalde 35-40 yıl vardı..Sadece Taş plaklar ve gramofonları  o kadar.! Her seslendirdikleri melodi doğal sesleri ile salonlara  yayılırdı..Dinleticiler de dinleyici idi hani.!

***

O arada Avrupayı seçen tango çok geçmeden Türkiye’de de ortaya çıkar.  Türkiye’de duyulmaya başlayan tangolar sözleriyle masum ve platonik aşkları anlatan ve Türk müziğinden esintiler taşıyan melodileri ile uzun yıllar müzik yaşantısının tek egemeni olurlar. 

***

Bu aşamada Necip Celal’in 1928 yılında yazdığı ilk tangosu “Mazi”nin 1932 senesinde Seyyan Hanım tarafından plağa okunması ile Türk eğlence müziğinde bir yeni süreç başlar.1940’lı yıllara doğru Batılılaşma ve müziğimize de batılı normlar getirme çabaları içinde ,iki zevki ve duyarlılığı birleştiren Türkçe Tangoların doğuş yılları olur.”Sevdim bir Genç kadını”,Mazi”,ya da “Ne olurdu sen benim olsaydın”Halit Oktar Caz Orkestrasının repertuvarı arasına girer. 

***

Halit Oktar Caz Orkestrası müziği ile dinlenen ve dansa eden Mersin kent halkının aksine komşu il Adana’da bir orkestra veya bir musiki heyeti henüz gelişmemiştir bile o yıllarda.Halit Oktar Caz Orkestrası Mersin ve Adana Valiliğinin işbirliği ile Adana’da birçok balo ve resepsiyona katılır,müziğini icra eder,büyük beğeni kazanır.Bazı zamanlarda Mersin’de akşamları işini yarım keser ve gece yarısından sonra Adana’da sahne almak zorunda da kalır.Adeta “Çukurova Caz Orkestrası”olur.

II.Dünya savaşında Almanya’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan Musevilerden bir grup müzisyen Mersin’e gelirler.Tüccar Kulübü misafirhanesinde yaşamaya başlarlar.Halit Oktar Caz Orkestrası bu müzisyen Musevilerden Batı müziğindeki son gelişmeleri öğrenirler,yeni melodileri temin ederler ve onlarla birlikte Mersin’in ilk oda orkestrasını kurarlar.

Oda Orkestrasının Viyolonseli  yoktur ama yedek  telleri vardır..Viyolensel o yıllarda Türkiye’de bile yoktur.Bu ihtiyacın giderilmesi için Tüccar Kulübü’nün tam karşısındaki demir doğrama-metal  işleri ile uğraşan bir esnaf çözüm üretir.Viyolenselin sapı ve akord düğmeleri  ahşaptan yapılır bir güzel teller takılır.Gövdesi ise siyah sac’tan bükülerek,kaynak edilerek bir dörtgen boru  oluşturulur.(Alttaki resim)Bu garip gövde gramofon gövdesinin tekniğine de  uygundur..Bu buluş Viyolonsel bir çok konserde kullanılır. Tarihte eşi olmayan bu metal gövdeli  viyolonseli yapan usta ise Sn.Nevit Kodallı’nın ağabeyi rahmetli  Hayri Kodallı’dır.

Ne yazıkki Musevi misafirler II.Dünya savaşının bitimiyle İsrael’e dönerler..Kimse kalmaz..Oda Orkestrası kapanır.(*)

***

1946 yılında Mersin’de Halkevi açılır.Halkevi bünyesinde müzik,tiyatro,resim kursları verilmeye başlanır halka..Madam Butterfly Operası’nı Mersin’de hayatında ilk kez izleme fırsatını bulur 40 yıllık müzisyen Halit  Oktar.Yanında oğlu 10 yaşında Turgay vardır.

***

Halit Oktar 46 yaşındadır.. Kendisinin ve hep birlikte yol aldığı ,sahne aldığı arkadaşlarının yaşları  ve sağlıkları bu işe müsait değildir.Karar verirler hep birlikte ve orkestranın her bir  üyesi  teker teker geldikleri mahallelere ve mesleklere geri dönerler. 1947 yılında  Caz Orkestrası’nın tüm enstrümanları ve nota arşivi bir tutanakla Ankara radyoevine teslim edilir Halit Oktar tarafından..Orkestra’nın içi boşalır,tarihe sadece adı ve bu fotoğraf bırakılır. Perde kapanır.

***

Uzun bir ticaret yaşamından sonra 1983 yılında Mersin’de 82 yaşında vefat eder Halit Oktar.

Geriye  iki kız,iki oğlan çocuğu bırakır.

***

Ve babasının o’na aldığı ve Halit Oktar Caz Orkestrasının simgesi,yadigarı , kirli sarı renkli bir trompeti..

***

Halit Oktar Caz Orkestrası’nın  seslendirdiği tangoları  İçel Sanat Kulübünün  denetçisi ve en eski üyesi Türk Hava Kurumu Genel Yönetim Kurulu üyeliği ,Türkiye Sportif Havacılık Federasyonu Başkanlığı yapmış  oğlu Sevgili Turgay Oktar’ın kravat iğnesine kulağınızı dayayarak dinleyebilirsiniz.

***

Kulak duymaz ,Yürek Duyar..