Prof.Dr.Yusuf Zeren
Paris İklim Anlaşması, AB Yeşil Mutabakatı, ülkelerin ard ardına gelen fosilden çıkış bildirimleri, yenilenebilir enerjiye artan talep ve yatırımlar OPEC ve Kömürcüleri çok korkuttu.
Bu kadar hızlı bir dönüşüm beklemiyorlardı.
Beklemedikleri bu gelişmelere cevap vermek için uygun bir zaman bekliyorlardı.
Sonunda zamanın geldiğini düşündüler.
Pandeminin kısmen kontrol altına alınıp ertelenen talep artışlarının yükseldiği, güçlü bir ekonomik büyümenin beklendiği,
Almanya’nın 3 nükleer reaktörünü kapatmasıyla arz açığının ortaya çıktığı,
Birleşik krallıkta tanker sürücüsü yetersizliği nedeni ile akaryakıt dağıtımının aksadığı, tedarik zincirinin alt üst olduğu,
Stokların bittiği,
Aşırı kuraklık nedeni ile hidroelektrik üretiminin azaldığı.
Kuzey yarımkürede kışın kendini göstermeye başladığı bir sırada harekete geçtiler:
OPEC üyeleri petrol üretimini kıstı.
Rusya boru hatlarıyla Avrupa’ya yolladığı doğal gazı azaltarak daha uzun süre Rusya’ya muhtaç olduklarını bir kez daha hatırlattı.
Kömürcüler rezevlerinin azaldığı bahanesi ile üretimlerini azalttı.
Sonunda istedikleri oldu.
Enerji fiyatları 1970 li yılları aratmayacak şekilde yükseldi.
Dünya Bankası 4 Ekim 2021 emtia fiyatlarına göre, Eylül 2020 fiyatları ile karşılaştırıldığında, ham petrol fiyatlarında %80, kömür fiyatlarında % 240, doğal gaz fiyatlarında %100’ü aşan, LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz)’de %135 artışlar son bir ay içinde yaşandı.
Küresel ekonominin canlanması sürecinde fiyat artışları bekleniyordu ama bu denli yüksek artışlar ön görülmüyordu.
Sonuçta OPEC üyeleri ve Kömürcüler, Paris İklim Anlaşması ve yeşil mutabakatçıların restini gördüler ve fosilden çıkışın o kadar da kolay olmayacağını, ortaya çıkacak zararlarının telafi edimeden bu çıkışa rıza göstermeyeceklerini ilan ettiler.
Bu arada, yenilenebilir enerji konusundaki gelişmeleri çok iyi okuyarak zaten çok önceden tedbirlerini de almaya başlamışlardı.
Yeni petrol aramaları yapmıyorlar, ekonomik olmayan kuyularını kapatıyorlar, kalorisi düşük kömür ocaklarını da işletmiyorlardı.
Bir taraftan da er ya da rezervlerinin birgün biteceğini ön görerek yenilenebilir enerjiye, hidrojen üretimine yatırım yapmaktan da geri durmuyorlardı.
Ama, sonuçta aynı dünyada birlikte yaşıyoruz.
İklim krizini önlemeden yaşamın sürdürülebilir olmadığını, bunun da en önemli suçlusunun aşırı fosil yakıt tüketimi olduğunu onlarda çok iyi biliyorlar.
Küresel toplum kararını verdi.
Yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilir bir yaşamdan geri dönüş yok.
Bu fiyat çıkışı son çıkışları olabilir ve adil çıkış yollarını da kapatabilir.
Bir an önce üretimi normale döndürüp krizin daha da derinleştirilmemesi kendilerinin de yararına olacaktır.