Prof. Dr. Halil KUMBUR

halilkumbur@gmail.com

Dünya Habitat Günü (UN-Habitat) 1986 yılından itibaren her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanmaktadır ve her yıl farklı bir tema işlenmektedir.

2021 yılı Dünya Habitat Günü (4 Ekim) kutlamalarında “kentsel geleceğimizi planlamak” teması işlenecektir (Önceki yıllarda seçilen temalardan bazıları; “Evsizler için Barınak”, “Bizim semtimiz”, ”Herkes İçin Konut – Daha İyi Bir Kentsel Gelecek”, “Daha Güvenli Şehirler”).

Habitat; kentleri de içine alan, bitkilerin, hayvanların her türlü canlının yetiştiği, varlığını ve neslini devam ettirdiği doğal kaynakları barındıran yaşam alanlarıdır. Habitat; yeryüzünün özel bir parçasıdır, geniş bir bölge olabildiği gibi küçük bir alan da olabilir. Hava, toprak, su gibi bileşenler mutlaka habitatın bir parçası olmak durumundadır. Coğrafi anlamda ise habitat belirli bir alandaki insan yerleşimlerinin,konutların organizasyonudur.

Habitatın amacı; İnsanların en temel hakkı olan yerleşim, barınma ihtiyaçlarının planlanması, karşılanması, barınma konusunda çalışmalar yapmak ve tüm yerleşimlerde bu hakkı elde etme konusunda yaşanan eksiklikleri gidermek, bu konuda insanların, ortak sorumluluk alması, yaşadıkları kentin geleceğini belirleyebilecekleri güce sahip olduklarını hatırlatma, temiz bir çevrede sağlıklı, mutlu, huzurlu bir şekilde yaşamlarını ve faaliyetlerini sürdürmeleri, kentlerde karşılaşılan sorunların çözümü yolunda ülkelere teknik yardım ve finansman desteği vb. konularında eşgüdüm sağlamaktır.

Habitatın kısa tarihçesi: 1972 yılında Stockholmde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İnsan çevresi Konferansında insan yerleşimleri konusunda bir konferans düzenlenmesi kararı alınmıştır. Bu bağlamda ilk uluslararası konferans 1976 yılında Vancouver’de, ikincisi (Habitat-II) 1996 yılında İstanbul’da yapılmıştır. Bu şekilde belirli aralıklarla konferanslar yapılmaya devam edilmektedir.

1 Ocak 2002 tarihinde Birleşmiş Milletlere bağlı “Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri (UN-HABİTAT)” programına dönüştürülmüştür. Program çerçevesinde günümüze kadar birçok etkinlik ve rapor yayımlanmıştır ve yayımlanmaya devam edilmektedir.

İstanbul’da yapılan Habitat-II konferansında tarafımızdan “Mersindeki ikinci konutların rehabilitasyonu ve çevresel sorunları” ile ilgili bildiri sunulmuştur (Kumbur, H., Koçak, S., Cihan, M., Arpacıoğlu, E. (1996), “The Environmental Problems Caused by Secondary Houses in Içel “United Nations Alternative Settlement Systems and UrbanizationHabitat-II Conferencess. 10 June, İTÜ Taşkışla İstanbul, Turkey)

Barınma-konut sorunu çözümlenirken, sağlık, eğitim, eğlence, rekreasyon vb. merkezleri de kapsayan sosyal alanların inşası ve halka erişimi de sağlanmalıdır. Yaklaşık 4 milyar insan, herhangi bir sosyal korumadan yararlanmamaktadır.

COVID-19 pandemisi yayılmaya devam ederken, insanlara evde kalmaları önerildi, böyle bir durumda bir evin güvenli olması, hijyen önlemleri için temel hizmetlere ve altyapıya erişmemize izin vermesi ve fiziksel mesafe için yeterli alana sahip olmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. 

Dünyada ve Ülkemizde kentlerinin önemli bir bölümünde, yetersiz ve sağlıksız içme suyu altyapısı eksikliği nedeni ile sıklıkla susuzluk sorunu yaşanmaktadır. Aynı zamanda bu kentler kaçak ve kayıp oranlarının büyüklüğü nedeniyle dünyanın en müsrif kentleri arasında da yer almaktadır. Yasal düzenlemelerdeki yetersizlik, kontrolsüz yeraltı suyu kullanımı, su şebekelerinde ve depolamada yaşanan sorunlar kentlerimizin yaşamakta olduğu su sorununu giderek daha da büyütmektedir ve bu da depremler, sıradan yağışlar, yaşanan dönemsel kuraklıklar gibi farklı sorunlara ve felaketlere karşı direnci düşürmektedir. Günümüzde plansız yerleşim ve doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı sonucunda hava, su, toprak kirliliği, küresel ısınma, kuraklık vb. çevre sorunları hızla artmaktadır. Ülkemizde yağışta tarımsal sezona göre yüzde 21 azalma olmuştur.

Son 50 yılda sel, fırtına,  kuraklık gibi doğal afetlerin 5 kat arttığını, son 10 yılda küresel afetlerin yıllık zararının 170 milyar dolara ulaştığının bilincine varılarak gerekli tedbirler acilen alınmalıdır. Aksi durumda; 2050 yılında iklim değişikliği ile birlikte dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin sel riski ile karşı karşıya kalacağı, nüfusun yarısının ise susuzluk riski yaşayabileceği tahmin edilmektedir.

Kentsel merkezlerde kaliteli ve sağlıklı hava oluşturulması, temiz ve güvenli içme suyu sağlanması, tüm dünyadaki kentsel alanların doğal tabiatı bozmayacak şekilde yeşil mekânlar ile birlikte planlanması, restorasyonu ve tanıtılması, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji ile çalışan, uygun maliyetli ulaşım araçlarının üretilmesi, su-atık-çevre yönetim sistemlerinin oluşturulması gerekmektedir. 

Herkes için güvenli olan sağlıklı bir yaşam ortamının yaratılması ve bu ortamların gelecek nesiller için de sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.

Dünya Habitat Günü kutlamaları bütün bu sorunların hatırlanması ve geniş çaplı çözüm önerilerinin sunulması açısından oldukça önemli bir etkinliktir.